4 Haziran 2015 Perşembe

Kim DEĞİŞİM İSTİYOR?

Sevgili Arkadaşlar,

Öncelikle bir arkadaşımızın aşağıdaki güzel paylaşımı için teşekkür ederim.




Bu konudaki çıkarabileceğimiz dersi ve görüşlerimi paylaşmayı görev biliyorum.

Edindiğimiz/edineceğimiz ders; “herkes değişimci” ama “bana dokunmayan…” şeklindedir.

Bununla birlikte duygu ve düşüncelerim ise; günümüze uyarlayıp söylemlerimiz ile uygulamamız sonuçlarına göre;
-     “iktidarın gücüne kapılmak” ise ben demokratım ama başkasına “demokrasi gereğini yapmam” tavrı,
-     “seçimler demokrasi gereği” ise sadece ben aday olunca demokrasi gereği yapılsın, aksi halde “ben belirlerim” tavrı,
-     “benim çiftliğim” ise başkalarına ben izin vermedikçe “çiftliğime dokundurtmam” tavrı,
-     “masumiyet karinesi” sadece benim için gerekli olup “başkasına da kullandırmam” tavrı,
-     “hakkaniyet” ise sadece benim için gerekli olup başkalarının “hakkını da ben belirlerim” tavrı,
… Buna benzer tavır örneklerimizi çoğaltabiliriz.

Günümüzün hastalıklı anlayışı olan “bencil ve çıkarcı tavırlar” nedeniyle dernek, kooperatif, odalar, partiler…vs Demokratik Kitle Örgütlerimizin ve Sivil Toplum Kuruluşlarının içi boşaltılmakta, güçsüzleştirilip DKÖ ve STK’nın amaçlarına ve üyelerine hizmet etmesi de engellenmektedir. Yani yasalarımıza göre edilen yeminler, DKÖ ve STK’nın tüzüğü ve amaçları, seçilme projeleri ise bir anlam ifade etmemektedir.

Çünkü üyelerimiz “değişim istememektedir” diyebilir miyiz? Ya da halkımız “vatandaşlık hakları”nı kullanmaması veya “demokrasimiz gelişmemiş” diye mi yorumlayacağız?...

Sorunumuz; kapitalist sistemin rüzgarına kapılmadan, canımız yanmadan, kimsenin hakkını gaspetmeden, gaspedilenlere göz yummadan, haklarımızı kullanıp kullandırıp kullananlarla birlikte “değişim isteyecek miyiz” diyebiliriz.

Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz…  

Uygun bir zamanda, bir kahve eşliğinde daha detaylı görüş ve önerilerimizi paylaşmak dileğiyle…

Sağlıcakla sevgiyle kalın.

Mehmet YALÇINDERE